Bebek doğdu ve biz onu şekillendirdik. Bir kere en büyük hatamız ona bir çevre sunmak oldu. Anne diye bir şey olmalıydı sütle beslemeliydi bebeği. Anne bebeğin çevresinin bir parçası olmadan, dolayısıyla onu değiştirmeden bebeğe süt vermeyi beceremedi. Dahası baba denen şey anneyi bu sıkıntılı dönemde, annenin bebekle olan işinden alıkonulmaması için, karşılıksız doyurayım derken, bebeğin önünde dolaştı bir takım hareketler yaptı ağzından sözcükler döküldü.
Mesele annenin veya babanın kim olduğuyla ilgili değildi ayrıca. Biz toplum mühendisleri baba denen şeyi bu ilişkiden kesip attık. Annenin kapısına her gün yemek bıraktık. Sadece yemek mi annenin bebekten dolayı alıkonulduğu çoğu şeyi direk veya dolaylı karşılayacak birçok şey koyduk, bebeği görmeden. Ama anne bebeğin hemen yanında durmalıydı.
Sonra babalı veya babasız çocuk büyüdü. Biz yani şu anki biz, belki meslek kazanması için belki bize benzemesi için belki de sadece büyürken boş durmasın diye onu eğittik. Eğitmeseydik daha mı iyi olacaktı? Yani annesinin yanında kalsa, yaşamak için birilerinin yanında kalmalı, annesi ile etkileşmeye devam edecek. Başka formüllerde başka örnek alınacak taklit edilecek topluma angaje olmuş insanlar…
Biz tüm bu halimizle toplumun ürünü olduğumuzu üzülerek kabul ettik. Toplum mühendislerinin becerebildiği ölçüde ve bizde de bu sistemi sorgulatabilecek çok nadir özellik olmadığı müddetçe toplumun çizdiğiyle özgür kılındık.
Bebeğin eğitilmesine annesine nedense kızıyoruz. Nedeni bizce açık öte yandan. Bebek özgür değildi. Toplum denenin aslında apaçık ama elle tutulamayan fikirsel tahakkümlerin bebeğe izledik. Ona sormadık. Halbuki bizim başka insanlardan tamamıyla bağımsız bir özgürlük algımız kurulabilir miydi?
Doğayı değiştirmeyi mi planlıyorsunuz? Yoksa siz de mi toplum mühendisliğine soyundunuz?
Anarşizm kısaca iktidarsızlık halidir. Birey iktidar olmadığından, burada bahsi geçen iktidar basit hiyerarşileri de imleyen genel anlamı bir iktidardır, olabilecek en özgür halde olacaktır. Buradaki yazı bu “en özgür” ü tartışmak amaçlıdır.
Anarşizm sadece iktidarsızlık ile açıklanırsa anarşiye kaos gözüyle bakmak kaçınılmaz olacaktır. Hiçbir iktidar yok, bireyler tüm zayıflıklarının cezasını çekecek.
Şimdi bir parantez açalım ve fiziksel tahakkümü, fiziksel tahakkümle kaldırdığımız şu anki düzenimizi hatırlayalım. Ve sonra akli tahakkümü de, isteğe göre, fiziksel tahakkümle engelleyen sosyalist düzeni düşünelim. Şu açık ki özgürlük denen büyülü kavramı engelleyen tahakküm eden iktidarını kullanan eşitsizliklerin bazılarına, doğanın bu eşitsizliğe neden olmasına rağmen yani durumun temelde bizim adaletsizliğimizle ilgisi olmamasına rağmen, engel olmuşuz.Bu tip eşitsizliklerin de hayata geçmesine tahakküm demişiz.Yani insanlara bakın hiçbirimiz uçamıyoruz, uçmayı bir özgürlük meselesi olarak görmüyoruz öyleyse zayıflar zayıflıklarından kaynaklanan durumları bir özgürlük ihlali olarak görmesinler demiyoruz. Çünkü biz kendi meşrebimizce ve kendimizin belirlediği noktaya kadar insanları eşit kabul ediyoruz. Hayır, diyoruz, insan güçsüz olabilir ama diğerlerinden farksızdır, yine de insandır.
Anarşist bakış iktidar olduğu için iktidardadır alttakilerde altta olduğu için alttadır yani şu sistemde özgürlüğe dair bir mesele yok ve dolayısıyla özgürlük diye bir şey yok demiyor. Tıpkı sosyalistler gibi burada bir tahakküm olduğunu özgürlük ihlali olduğunu söylüyor. Çünkü gene aynı fikre sadık kalıyor.Biz kuşa eşit değiliz uçmak meselemiz değil belki ama biz bütün insanlara eşitiz ve onlar da bize eşit; var olan doğal eşitsizlik, öyleyse,tahakkümdür diyor. Doğal olan eşitsizliği kabullenmesi düşünülemez çünkü şu sistem zaten doğal olan eşitsizliklerin farklı bilinçlerce farklı biçimlerde kullanılmasıyla oluşmuş kaotik bir yapıdan başka bir şey değildir.
Anarşizm “…sosyalizmin hükümetsiz sistemidir.” diyor Kropotkin, “Anarşizm, Anarşist Komünizm: Temeli ve İlkeleri” adlı kitabında. Görülüyor ki bu eşitsizliklere sosyalistlerle aynı şekilde bir başkaldırı var. Kodaman bir adamın anarşist yapıyı ele geçirmeye çalışması doğal eşitsizliğe dayansa da özgürlük olarak görülmüyor zira. Öyleyse iktidarsız kolektif anarşist komünlerde bir toplum bilinci oluşuyor. Sen güçlüsün ama gücünü bütün insanların eşitliğini bozacak şekilde kullanma. Sen akıllısın ama güçlüyü dolandırma ekmeğini çalma.
Haliyle anarşizmin de topluma baskıladığı bir düşünce var.Ve bu “iktidar odağı oluşturmamak” tan da öte çok temel bir düşünce. Doğal eşitsizlik kullanılmalı mı, yoksa biz onu yok sayıp insanlar kayıtsız şartsız eşittir mi demeliyiz. Bu noktada anarşizmin de özgürlüğümüzden çaldığını görüyoruz. Çünkü eğer anarşizmin o yüce doğrusuna gönülden bağlıysak sorun yok ancak; bu bağı fark edip sorgulamaya başladığımızda kelepçelerimiz olduğunu görüyoruz.
Şu an içinde bulunduğumuz sistemden daha iyi olduğuna dair kendimce birçok sebep bulacağım anarşizmin aslında şu anki sistemden temelde özgürlükler açısından bir farkı olmadığı görülüyor. Çünkü şu anki sistemin bize verdiği özgürlük algısına tamamıyla uymakla anarşizmin özgürlük algısına tamamıyla uymak veya ikisine de uymamak aynı özgürlük sorunlarını meydana getiriyor.
Öyleyse özgürlük dediğimiz bizim ürettiğimiz şey, anarşizmde daha çoktur diyebilir miyiz? Yoksa anarşizm şu beceriksiz toplum mühendislerince hazırlanmış düzende yaşayan bir insana daha az özgürlük problemi yaşatacak gibi görünen ama tahakkümsüzlüğe dair daha üstün bir şey yapmayan bir düzen midir?
Anarşizmde birey hakikaten özgür müdür? Belki de Leibniz'in de "yaşadığımız dünya olabilecek en iyi dünyadır ama iyi bir dünya değildir" dediği gibi anarşizmde birey "en özgür" olsa da salt özgür değildir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder